Yaklaşık 10 sene boyunca savaşın gölgesindeki Suriye'de şimdi insanları çok daha zorlu bir dönem bekliyor.
Son yıllarda kuraklık yaşayan özellikle Suriye'nin kuzey bölgelerinde Fırat Nehri'nin suları büyük oranda çekildi ve birçok gölet yok oldu.
Savaşa direnen ve göç etmeyen çok sayıda köylü şu anda ekinlerinin ve ağaçlarının kuruması sebebiyle yeni bir yurt arayışına girdi.
"Ağaçları sulamak hatta içmek için bile suyumuz kalmadı. Memleketimizi terk etmeyi düşünüyoruz".
Bu sözler, Suriye'nin en büyük nehri Fırat'ın kıyısında yaşayan ve dönümlerce zeytinlikleri olan Khaled al Khamees'e ait.
Khamees 50 yaşında bir çiftçi. Kuraklık sebebiyle artık yaşadığı bölgenin adeta bir çöle döndüğünü, içmek için dahi zor su bulduklarını söylüyor.
Orta Doğu ve Akdeniz ülkeleri kuraklıkla mücadele ediyor
Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde görülen kuraklık, Suriye'nin kuzeyinde kendisini daha da sert hissettiriyor. Savaş, Covid-19 salgını ve ekonomik kriz derken şimdi de baraj sularında görülen büyük düşüş sonrası bölgede su ve elektrik kesintileri kapıda.
Bölgede yaşayanlar, özellikle Fırat Nehri'nden gelen suyun azalması konusunda komşu ülke Türkiye'yi suçluyor. Buradaki Kürtler, siyasi sorun yaşadığı Türklerin Fırat Nehri'nin suyunu kıstığını savunuyor, Türkiye bu iddiaları kabul etmiyor.
Rumayleh Köyü, kuraklıktan en çok etkilenen yerlerden biri. Çiftçi Khamees, ömrü boyunca Fırat Nehri suyunun köylerinden bu kadar uzaklaştığını, suların bu kadar çekildiğini görmemiş. Şu anda pompalarla tarlasına su taşımaya çalışan 50 yaşındaki çiftçi bu işlemin çok pahalıya mal olduğunu söylüyor.
Çiftçi Khaaled, "Kadınlar, çocuklarının içmesi için bir kova suya muhtaç. Ve bunun için 7 kilometre yol yürüyorlar." diyerek kuraklığın boyutunu gözler önüne seriyor.
Orta Doğu ve Akdeniz ülkeleri kuraklıkla mücadele ediyor
Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde görülen kuraklık, Suriye'nin kuzeyinde kendisini daha da sert hissettiriyor. Savaş, Covid-19 salgını ve ekonomik kriz derken şimdi de baraj sularında görülen büyük düşüş sonrası bölgede su ve elektrik kesintileri kapıda.
Bölgede yaşayanlar, özellikle Fırat Nehri'nden gelen suyun azalması konusunda komşu ülke Türkiye'yi suçluyor. Buradaki Kürtler, siyasi sorun yaşadığı Türklerin Fırat Nehri'nin suyunu kıstığını savunuyor, Türkiye bu iddiaları kabul etmiyor.
Rumayleh Köyü, kuraklıktan en çok etkilenen yerlerden biri. Çiftçi Khamees, ömrü boyunca Fırat Nehri suyunun köylerinden bu kadar uzaklaştığını, suların bu kadar çekildiğini görmemiş. Şu anda pompalarla tarlasına su taşımaya çalışan 50 yaşındaki çiftçi bu işlemin çok pahalıya mal olduğunu söylüyor.
Çiftçi Khaaled, "Kadınlar, çocuklarının içmesi için bir kova suya muhtaç. Ve bunun için 7 kilometre yol yürüyorlar." diyerek kuraklığın boyutunu gözler önüne seriyor.
Türkiye, Suriye'ye Fırat Nehri'nin saniyede 500 metre küp suyunu bırakmak zorunda
Fırat Nehri yaklaşık 2 bin 800 kilometre uzunluğa sahip. Türkiye'den başlayan nehir Suriye ve Irak'tan geçiyor. Avrupa Uzay Ajansı'ndan gelen uydu görüntüleri Suriye için hayati öneme sahip Teşrin Barajı'ndaki seviyenin alarm verici şekilde azaldığını gösteriyor. Bu durum tarım üretimini olumsuz etkilediği gibi, yakın zamanda elektrik kesintilerine de yol açabilir.
Teşrin Barajı Müdürü Hammoud al-Hadiyyeen, 1999 yılından bu yana barajda hiç bu kadar su seviyesinin azalmadığını söylüyor ve ekliyor: "İnsani kriz kapıda. Bir şeyler yapılması gerekiyor."
Türkiye ile Suriye arasında 1987 yılında yapılan anlaşmaya göre Türk tarafı Fırat Nehri'nin suyunu, saniyede 500 metre küp oranında Suriye'ye bırakmak zorunda. Ancak Suriyeli yetkililer bu oranın son aylarda 200 metre küpe düştüğünü öne sürüyor.
Fırat Nehri yaklaşık 2 bin 800 kilometre uzunluğa sahip. Türkiye'den başlayan nehir Suriye ve Irak'tan geçiyor. Avrupa Uzay Ajansı'ndan gelen uydu görüntüleri Suriye için hayati öneme sahip Teşrin Barajı'ndaki seviyenin alarm verici şekilde azaldığını gösteriyor. Bu durum tarım üretimini olumsuz etkilediği gibi, yakın zamanda elektrik kesintilerine de yol açabilir.
Teşrin Barajı Müdürü Hammoud al-Hadiyyeen, 1999 yılından bu yana barajda hiç bu kadar su seviyesinin azalmadığını söylüyor ve ekliyor: "İnsani kriz kapıda. Bir şeyler yapılması gerekiyor."
Türkiye ile Suriye arasında 1987 yılında yapılan anlaşmaya göre Türk tarafı Fırat Nehri'nin suyunu, saniyede 500 metre küp oranında Suriye'ye bırakmak zorunda. Ancak Suriyeli yetkililer bu oranın son aylarda 200 metre küpe düştüğünü öne sürüyor.
Türkiye son 30 yılın en kurak dönemini yaşıyor
Barajlardaki su seviyesinin düşüklüğü ve diğer birçok etmen sebebiyle de Suriye'de geçen seneye oranla elektrik üretimi yüzde 70 oranında azalmış durumda ve yaklaşık 5 milyon Suriyeli su sorunu ve elektrik kesintileriyle karşı karşıya.
Fırat Nehri suyunun büyük bir kısmını, Suriye'ye 80 kilometre uzaklıktaki Atatürk Barajı tutuyor. Uzman Nicholas Heras, Türkiye'nin son 30 yıldaki en kurak dönemini yaşadığını ve bu sebeple Ankara'nın Fırat Nehri suyunu tutma politikasının Suriye ve Irak'ı da etkilediğini, bunun bir siyasi krize dönüştüğünü belirtiyor.
Birleşmiş Milletler'in yaptığı araştırmaya göre kuraklık sebebiyle Suriye ve Türkiye'deki tarımsal üretimin gözle görülür bir ölçüde azaltığı tespit edildi.
Suriye'nin kuzeyindeki bir çok yerleşim yerinde şu anda günde 20 saate varan elektrik kesintileri başladı. Köylülerse çaresizce dert yanıyor: "Zeytin ağaçları susuz kaldı ve hayvanlarımız da aç."
BM verilerine göre şu anda Suriye'deki nüfusun yüzde 60'ı gıda sıkıntısı yaşıyor ve 2021'de ülkedeki tahıl üretimi 1.2 milyon ton azalacak. Ülke son 15-20 yılın en kurak dönemini yaşıyor.
Yardım kuruluşları ve mühendisler uyarıyor. Suriye'nin kuzey bölgelerinde önlem alınmazsa her an insani bir felaketle karşı karşıya kalınabilir. Norveç Mülteci Konseyi üyesi Karl Schembri'nin sözleriyse yaşanan sorunu özetleyen cinsten: "İklim ve doğa, ülkelerin sınırlarını ayırt etmez."
BM verilerine göre şu anda Suriye'deki nüfusun yüzde 60'ı gıda sıkıntısı yaşıyor ve 2021'de ülkedeki tahıl üretimi 1.2 milyon ton azalacak. Ülke son 15-20 yılın en kurak dönemini yaşıyor.
Yardım kuruluşları ve mühendisler uyarıyor. Suriye'nin kuzey bölgelerinde önlem alınmazsa her an insani bir felaketle karşı karşıya kalınabilir. Norveç Mülteci Konseyi üyesi Karl Schembri'nin sözleriyse yaşanan sorunu özetleyen cinsten: "İklim ve doğa, ülkelerin sınırlarını ayırt etmez."
Yorum Gönder